1 Temmuz 2010 Perşembe

Boncuğum...Kediciğim..

Kıştı...çok yağmurlu bi gündü.Komşular akşam oturmasına gelmiş, soba başında oturmaktaydık. Komşumuzun oğlu işten dönerken bi kedi miyavlaması duymuş, o yağmurda fırtınada...daha gözleri açılmamış bir yavru kedicik...Kaptığı gibi almış ,getirmiş.
Komşumuz; Olmaz , ben bakamam dedi...Biz dört kardeş atıldık 'Biz bakarız'...Annem bizden önce tav olmuştu kediye :))

Boncuk böyle gelmişti evimize...

Okuldan koşa koşa gelirdik onu sevmek için..Hatta bir gün kızkardeşimle yarış yaparak eve zor attık kendimizi...ama boncuğu bulmak ne mümkün..zaten minicik...ara-tara yok..
En sonunda, uyuyan erkek kardeşimin pantalon paçasının içinde kıvrılmış uyurken bulduk:))
Bebişim..insan sıcaklığı aramakta imiş.


İki köpek sahibi kapı komşumuz ise hiç hoşlanmadı boncuktan...Deposunda kapalı kaldığını bildiği halde günlerce çıkarmamıştı onu...Kepenklerin altından hamsilerle beslemiştim, sonrada erkek kardeşim dayanamamış deponun arka küçük camını kırarak kurtarmıştı Boncuğu.
Ve bir gün gitti boncuk....ve bir daha da gelmedi.
Hep kendi isteği ile gitmiş olmasını umdum, aklıma gelen kötü senayoları kovarak.
Sonrası ise kedi sevgisi ve hayranlığı...


Deniz Kavukçuoğlu nun çok güzel bir kitabı...Biraz tarih kediler hakkında biraz anı, biraz bilgi...
Mesela Peygamberimizin MUEZZA adında bir kedisi olduğu ve kedi alım-satımını yasakladığı söylenirmiş, Peygamberimizin bir yakını ''ebu-Hureyre'' adını taşırmış ''kedilerin babası'' manasında.Ona bu adı peygamberimiz vermiş..

Hayvanı da yaradandan ötürü sevmek gerek...

Kapısında doğru titreye titreye gelen bir kedi yavrusunu ayağıyla itip '' buraya alışmasın'' diyen 130 kiloluk mahalle bakkalımızın, yavruyken alıp bakıp besleyen ama büyüyünce dış dünyadan bi haber kediciği sokaklara bırakan üst kat komşumuzun belliki içlerinde zerre insanlık,sevgi,şevkat yok.

Ne denebilir ki !

Oğlumun şimdilik balıkları var, yemlerini vermekten sorumlu olduğu..birde komşumuzun kapıya bıraktığı kedi pamuk, bahçede devamlı, zavallım.Oğlum onunlada ilgileniyor.Herşey bir hayvanı, böceği, çiçeği sevmekle başlar değil mi?

Aslında içim anılarla, hüzünlü neşeli öykülerle dolu... Kelimelere dökmek zor olsada yazmak iyi geliyor..
Belki de içimde kalan kedi sevgisi ile ilk pasaj ürünlerime kedilerle başla-mış-dım...

Ne olursa olsun üretmekten vazgeçmeyin arkadaşlar...asıl tüketmekten korkun !



Sevgilerle...

6 yorum:

  1. Hayvan sevmeyen insan da sevmez diyerek başlayayım yorumuma ve aynı cümleyle de bitireyim, dahasına gerek var mı....
    Daha bu sabah yumurtadan yeni çıkmış bir kuş buldum bahçede, ağaçtaki yuvadan düşüp mü öldü nasıl öldü bilmiyorum ama içim titredi... Burada binbir çeşit böcek var onlara bile kıyamıyorum ben...

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yazmışsın Lila'cım. Çocuklarım hayvan sevgisini tatsınlar diye kabul ettim ben de Pati'yi. Halbuki onlara karşı gelirken unuttum küçükken eve pireli kedileri taşıdığımı.
    Pasajın hayırlı olsun. Tam da bugün pasajlarla ilgili kötü haberler çıkmışken, umarım herşey adına güzel olur.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkü ederim marifetli peri..Haberlerle ilgili bir bilgim yok ama?? nedir acaba???

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten Harika bir zamanlamam varmış...Başlamadan bitti desenize Pasaj maceram...Ne diyeyim..

    Bloğumda da yazdığı gibi ÇAĞDAŞLIK FİKİR ÜRETMEK VE UYGULAMAKLA BAŞLAR...

    YanıtlaSil
  5. benim de bir zamanlar boncuk adında siyah beyaz bir kedim vardı. yavruyken almış ,sevmiştik. bizimle beraber büyüdü. ama dikkatsiz bir şoförün kurbanı oldu.
    hayvanları sevmeyen insanları sevebilir mi?
    Çok güzel bir yazı ,blogunu bugün gördüm,ziyaretlerim devam edecek :))

    pasaj konusunda benim de kafam karışık,kapatmalı mı kapatmamalı mı?
    görüşürüz.

    YanıtlaSil
  6. demek kardeşinizin pantolon paçasının içinde uyuyordu haa ! çok sevimli :) bir de hayvanları sevmeyenler bence delidir . bloğunuzda çok cici.arkadaşınızın annesinin hediye ettiği patiğede bayıldım .

    sevgilerimle

    YanıtlaSil