29 Kasım 2010 Pazartesi

Kardan Adam YapalıM...



Kardan adam yapalım,burnuna havuç takalım...devamı nasıldı ki ?
Ben ortaokuldayken...Karadenizde..evimiz yol kenarında idi...salonun penceresinden bakınca hemen karşıda sokak lambası...Kar yağmaya başlayınca hemen o pencereye koşardım...
Gökyüzünden pırıl pırıl simler dökülürdü sanki yeryüzüne..Bembeyaz bir balerin kıyafeti ile o ışığın altında dans ettiğimi hayal ederdim...Başıma pırıl pırıl ışık yağıyormuşçasına.
Hep bayılmışımdır pırıltılara...

Bu sıralar gezdiğim dolaştığım ne kadar alışveriş merkezi , home store vb varsa, bir noel babadır geyiklerdir,koca koca kırmızı çoraplardır...almış başını gidiyor. Ben sadece kardan adamları sevdim.
Antalyada çok sayıda yabancının yaşadığını varsayarsak ee biraz normal ; onların noel bayramları 24 aralık noel arifesi süreci ile başlıyor ...ama bana gereksiz bir tüketim çılgınlığı gibi geliyor bunlar.
Yeni yıl, yeni umut ve dilekler..bizlere bunları anımsatan yaşatan şeyler gerekli bence.Kimbilir bizim geleneklerimizde de ne güzel şeyler vardır.


Herneyse dağıtmayayım...Oğluşla onun oyun hamurlarının başına oturuyoruz bi bakıyorum ben arabalar,mini mini hayvancıklar...seri üretime geçmişim ama oğluş çoktaaan arazi olmuş.
Bende kendime oyun hamuru alırım nolcak !
Yukarıda gördüğünüz beyaz çamuru aldım.Çamur diyorum kokusu köyde oynadığım toprak kokusu ile aynıydı,nasıl hoşuma gitti anlatamam.Fakat ne yapacaksanız hemen karar verip uygulamanız lazım.Bir süre sonra sertleşmeye başlıyor.

Ben acemiliğimi atana kadar birkaç bişeyler yaptım,sonra onlarıda yayımlayacağım :))
Kardan adam...Anlatmaya bile pek lüzum yok sanırım gayet kolay.
Tuz hamuru ile de yapılabilir.
Üç boy top kürdana geçirilir.Havuç burun bere atkı yapılır.


Düğmeler unutulmaz.
Kolları için iki minik çalı ile yerlerini belirledim ama kolsuz daha çok hoşuma gitti :))
Bir gün bekletildikten sonra-ki hala kurumamıştır-, boyanır.
Turuncu burun,siyah düğmeler,kırmızı atkı bere.
Akrilik boya ile boyadım ben. Göz ve ağzını kürdanın ucu ile yaptım.




İşteeee...simler..Janjanlı beyaz sim..bir kaseye boşaltılır. Kardan adam verniklenip içine sokulur.Kaşıkla başından aşağı simler dökülür.Bu kısıma bayıldım.



Tekrar kurumaya bırakılır.

Hadi alın tuz hamurunu, çocuğunuzun boyalarını ve tırnak cilasını...simleride aldınız mı...TAMAMDIR.

14 Kasım 2010 Pazar

Hediye

Okul yıllarından bir arkadaşımı ağırladım geçenlerde...
Bi ara '' az kalsın unutuyordum,annem sana yolladı '' diyerek çantasından bir paket çıkadı.
Merak ve heyecanla açtım...açtım da...



Baktım baktım bir anlam veremedim...Ayıp olmasın diye de soramadım ilk anda..Arkadaşımda merakla ''anlayacak mı acaba'' diye beni süzmekte.

Fırın eldiveni.....sepet gibi bişey mi acaba....yoksa buzdolabı süsü falan mı ????




Çok güzelmiş...ellerine sağlık da....Bu ne acaba ?
Patik !
Ne...!
Nasıl...?





İşte böyle :))
Örgüleri yakından takip eden hanımlar eminim biliyorlardır ama konuya tamamen yabancı ben,böyle şaşırıp kaldım.



Çok cici değil mi ama...?




Bunlarda kayınvalidemin ördüklerinden.Onu anmadan geçersem ayıp olurdu.
Daha neler göreceğiz bakalım.






6 Kasım 2010 Cumartesi

Anne Oldum ...:))

5 kasım 2006 : 42 haftalık oldu...Karnım çatlayacak gibi,ama paşamın rahatı yerinde sanırım gelmeyi düşünmüyorlar...Annem geldi..kendisi emekli ebe..ve kızkardeşim,eşimde izine ayrıldı..Fakat oğluşcandan haber yok....Çok halsizim erken yatacağım.



Tuhaf...bacaklarım çekiliyor sanki,belim sızlıyor hafif hafif...



Yok..uyuyamayacağım....sanırım doğum sancısı bu...saat gece yarısınıda geçmiş 02.00..

Salondayım..tv yi açtım...volta atıyorum...herkescikler uykuda...Son dakika haberleri..Ecevit vefat etmiş...



Annemi kaldırsam mı...Gittikçe dayanılmaz oluyor...uzanıcam..elimde defter kalemim sancı aralıklarını yazıyorum...çok düzensiz.



Annemi kaldırıyorum..Muayene ediyor..erkenden hastaneye gitmek istemiyorum...Açılma çok az..ama sancı gitgide şiddetleniyor.



Kardeşimle eşimde kalkıyor...Eşim çok gergin.

Annem çayını demliyor :))



04:00 hastaneye doğru yola çıkıyoruz.Dışarıda harika bir dolunay var....Düğünümüzde ve nişanımızdaki gibi :)) ne güzel tesadüf.

Tekrar muayene,odaya alınma vb...en son saat 09:00 civarlarını hatırlıyorum...



Sancının beni benden aldığını, nedenini anlamadığım bazı şeylerden dolayı epidural yapamayacaklarını,eşimin ''Yeter artık sezaryene alın'' çırpınışlarını...Annemin elimi sıkı sıkı tutuşunu....



Doktorun; 1 saat de bekleyebiliriz öğleden sonrayıda açılma yavaş oluyor..deyişini..

o halde bile BEKLERİM deyişimi...Eşimin isyanını ... Hemen sezaryene alınışımı...hayal meyal ,sancıyla bölünen anlar.



Ameliyathane..buz gibi...Sancı bir taraftan soğuk bir taraftan...Dualar okuyorum.. ve başımda bekleyen anestezi uzmanına''Artık beni bayıltın'' yakarışlarım..



Gözümü açamıyorum...Sesler...Kızkardeşim bebeği seviyor..Konuşamıyorum...ayılamıyorum..Çok ama çok üşüyorum..Titremeye başlıyorum.

''bebeğim'' deyiveriyorum gözlerimi aralayıp...Kardeşim getiriyor ''bak çok tatlı deyip uzaktan gösterip gidiyor tekrar'' Halim olsa söküp alacağım bebeğimi,bağıracağım getir onu bana diye...Eşim sıcak su torbası getiriyor...dalıyorum tekrar.



Kendime geldiğimde hemşireler bebeği emzirmeye çalışıyorlar...



Bu çirkin şey benim mi ?



Uzun süre içeride kalmaktan; şişmiş,soyulmuş, burnu yassılaşmış...Bembeyaz.Mis gibi kokuyor.

A Ş K

6 Kasım 2006

Ben ANNE oldum...:)







veeeee...Bu kısmı Hayal kırıklığı serisinin devamında yazmış olsam çok üzgün olurdum anlatırken..ama o kadar aksiliğe rağmen çok güzel bir doğum günü geçirmemiz nedeni ile...

Sadece anlatıyorum.

Bu cam tabaklardan bi tane boyamıştım.Oğluşun d.günü için kurabiyeli bir takım arzu etmiş idim.. Uzun arayışlar sonucu aynı tabaklardan BOYNER de buldum.Paşabahçenin 'Patisseria' serisi.Ve yine uzuuuuun gerçekten uzun arayışlar sonucu bulabildiğim kurabiyeli peçeteler.

Resimli ve ayrıntılı anlatacaktım ama arkadaşlar...olmadı.Yani tabaklar olmayınca anlatmanında anlamı kalmadı.

Her zamanki gibi peçete tutkalı ile peçeteleri kesip yapıştırdım, minik yaprak stencılı ile renkli yapraklar yaptım, boyadım...ilk kat boyada fark ettim..peçetelerin etrafı yani tutkalın değdiği alan da çatlaklar oluştu.Nedenini anlamadım.2,3,4 kat boyadım..Çatladı...bende çatladım ayrı :))



Stencil yaptığım alanlarda boyalarda dağılmalar oldu vs.Aksiliklere söylenirken,
Eşim ''bunların içine zaten pasta koymayacak mısın ne gerek var ?'' dedi.
Haklısın dedim... Doğum günü akşamı servisde kullandım...gerçekten farkedilmedi yani :)
Tabi amaç insanlar fark etsin diye bişeyler yapmak değil,biraz ego tatmini.Yapmak mutlu olmak kullanmak vb.


Son durum; İçime sinmediği için tabakları ilk hallerine geri döndereceğim.(verniklememiştim zaten).

Aşağıda da doğum günü akşamı ikramlarımızdan bir demet...

Resimlerde sadece su böreği yok :)) İsteyen arkadaşlar olusa dönüşde tarifleri uzuuun uzun paylaşabilirim.



Çooook yorgunum...4 yıl önce bugün olduğu gibi...tatlı bir yorgunluk tabi.

Ve en güzeli; Evliliğimizin ilk yılında tatile gidebilmiştik eşimle...6 sene sonra fırsatımız oldu tekrar...Allah izin verirse Kaplıcanın yolunu tutuyoruz yarın...

Ben şöyyyyyleee uzuun uzun fokurdayıp geleceğim arkadaşlar:))

Görüşmek üzere.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Hayal Kırıklıkları Serisi 1



Çok güzel başlamıştı, hevesim heyecanım...Cıvıl cıvıl hazılandım,özenle....
Ama bazen...olmuyor işde...olmuyor.


Bazen birşeyi çok istemem mi gözümü karartıyor, yada günlerdir canımdan can koparan tırnağımın altındaki sivilce....Oğlumun geceyi ateşli geçirmesi mi...yoksa herşey üstüste mi geldi..
Bunaldım....


Eskitme tepsi ve peçetelik...Günler önce tamamladım.Sadece vernikleneceklerdi..Gelip geçerken bakıyor, yaptığımla gururlanıyordum çok hoşuma gitmişti...
Eşimin ESKİTME olayına anlam veremeyip ''bembeyaz olsa daha iyi olmaz mıydı'' eleştirilerine rağmen....Bayıldım.


Sprey verniğimi aldım elime...İki-üç fısfıstan sonra bitti..Yeni bir vernik almıştım ,onu denedim..
Ellerim kırılaydıııııı, dur diyeydi biri bana... Peçeteliğin içindeki durumu gördünüz mü :((
Şeffaf yazmasına rağmen sarımtırak bir vernik çıkmaz mı....
Peçeteliğim gördüğünüz gibi, tepsimde hasar daha az...
Ama oturdum ağladım..emek sonuçta...çok üzüldüm....
Bunu sizinle paylaşmakta ise hiç tereddüt etmedim.İnsanız sonuçta, tabi benim kadar sakar ve şanssız olanları apayrı :))... Mükemmel değilim ,elimi attığım her işten alnımın akıyla çıkamıyorum her zaman...Öyleymişim gibi davranıp yaptıklarımı abartarak, övgüylede paylaşabilirim...ama o ben olamam..
Serinin devamındaki şansızlığım dahada can sıkıcı...
Onuda paylaşacağım en kısa zamanda...Mutluluk nasıl paylaştıkça çoğalıyorsa, üzüntü ve sıkıntılarda paylaştıkça azalıyor.
Teşekkür ederim Arkadaşlar.
İyiki varsınız.