25 Ekim 2011 Salı

Dayanamıyor - İnanamıyorum

Milletçe zor günlerden geçiyoruz. Sanki yüce yaratan sınıyor bizi .. İlk önce şehit haberleri arkasından deprem... Bakıyor sıradan ruhumuzun derinliklerine , kalbimizden geçenleri dinliyor , vicdanımızı inancımızı ölçüyor,  yazıyor defterimize..

Dualar ediyor, yasin-i şerifler okuyorum....

Vatanımızın birlik ve bütünlüğü huzuru için gece-gündüz demeden dağ bayır dolaşan, sınırlarımızı bekleyen askerlerimize cesaret, güç, kuvvet versin diye...

Depremi o büyük yıkımı yaşayan insanlarımıza sabır,sağlık ve sıhhat versin diye ...



Ağlıyorum...hıçkıra hıçkıra...Kara gözlü Yunus için...



Umudun adı Azra için...

Oğlu kucağında kaçarken ölen ama oğlunu kurtaran baba için...


Ama hiç aklıma gelmiyor sormak ... onlar kim diye !!!

Dillendirmeye utanıyorum... Aldığım dini ahlaki vicdani terbiye buna izin vermiyor...

Sosyal medyada koca koca puntolarla yazıyorlar, alkış alıyor beğeniliyorlar...aklım almıyor...inanamıyorum.
İnsanlığımdan utanıyor,başımı öne eğiyorum..

BDP, polis, taş,yakılan bayrak,hak, hukuk.....vs....vs....

Çok utanıyorum....çok.

Bende mi tuhaflık ? Nasıl insanlıktır bu,nasıl bir vicdandır sağır dilsiz...

İyiliği yapıp denize atan biz değil miydik?

Yüce yaradanın terazisi ölçmeyecek miydi günahı sevabı?

Siz kimsiniz ki hesap kesip cehenneme layık görürsünüz insanları? Bir mi tutarsınız kendinizi yaradanla?

Vardır elbet birilerinin ekmeğine yağ sürenler adı cehalet olsun,vicdansızlık olsun...  

ONLARI UYARSAN DA UYARMASAN DA ONLAR İÇİN BİRDİR,İNANMAZLAR   (Yasin.10)

Ne olur siz insanlığınızı vicdanınızı kaybetmeyin...Herşeye rağmen.

16 Ekim 2011 Pazar

Konyaaltı Hatırası

  Yaz Antalyada henüz biterken...
   Okul,ev,kurs telaşı beni sarıp sarmalamışken....
   Hastalıklar, iş güç  bir an boşluğuna gelip, yakamı  bırakmışken...


.............................................................MERHABA  ARKADAŞLAR..............................

Konyaaltı plajını iki nedenden ötürü tercih ederim yada etmem...
Bir; Kum değil taş oluşu...Tercih ederim çünkü mayoya,terliğe,çantaya yapışan kumlardan hoşlanmamam ve  o kumun eve taşınmasından...Tercih etmem çünkü oğluş kumdan kale yapmak ister, hem ben taşa basamam mutlaka deniz ayakkabısı kullanmak zorunda kalırım..

İki; Denizinin çok soğuk oluşu...Tercih ederim; Antalya sıcağının hakkından ancak konyaaltı gelir,serinlersiniz.
etmem, üşürüm çoğu zaman,havalar biraz serin rüzgarlı ise istikamet  laraaaaaaaa :))

 Sonuçta yazı bitirdik, yazın konyaaltında denize giren arkadaşlar varsa güneşlenmek yerine taşları karıştıran birini gördüyseniz plajda ; bilin ki o bendim :)

İşte o taşlar....


    Fikir vardı kafamda...Yassı taşları tercih etmiştim o nedenle...




Bana siyah bir zemin gerekliydi taşları yapıştırabilmek için...Bulamadım..Sonunda amerikan servis olarak satılan yukarıda gördüğünüz hasır görünümlü servisi aldım.Kestim... Sıvı silikon diye satın aldım bu yapıştırıcıyı.Silikon tabancası kullanamıyorum iyi oldu bu..





 Ertesi gün oğluş görünce taşlarımı,kaptı geldi dinozorlarını...



Sonrada ben...Deneme çekimleri yaptım...Verniklemeden önce.



İki parçada bardak altlığı yaptım.Vernikledim.



Çiçekli vazoların altı için çok şık olacağını düşünmekteyim.


Dekoratif bir görüntüsü var.
Kullanımı zevke bağlı.

Sevgilerimle....