

Sislerin tepeleri okşayarak yükselişini... Bulutların üzerindeymişçesine bizi heyecanlandırışını...nasıl özledim...
İki köpek sahibi kapı komşumuz ise hiç hoşlanmadı boncuktan...Deposunda kapalı kaldığını bildiği halde günlerce çıkarmamıştı onu...Kepenklerin altından hamsilerle beslemiştim, sonrada erkek kardeşim dayanamamış deponun arka küçük camını kırarak kurtarmıştı Boncuğu.
Ve bir gün gitti boncuk....ve bir daha da gelmedi.
Hep kendi isteği ile gitmiş olmasını umdum, aklıma gelen kötü senayoları kovarak.
Sonrası ise kedi sevgisi ve hayranlığı...
Deniz Kavukçuoğlu nun çok güzel bir kitabı...Biraz tarih kediler hakkında biraz anı, biraz bilgi...
Mesela Peygamberimizin MUEZZA adında bir kedisi olduğu ve kedi alım-satımını yasakladığı söylenirmiş, Peygamberimizin bir yakını ''ebu-Hureyre'' adını taşırmış ''kedilerin babası'' manasında.Ona bu adı peygamberimiz vermiş..
Hayvanı da yaradandan ötürü sevmek gerek...
Kapısında doğru titreye titreye gelen bir kedi yavrusunu ayağıyla itip '' buraya alışmasın'' diyen 130 kiloluk mahalle bakkalımızın, yavruyken alıp bakıp besleyen ama büyüyünce dış dünyadan bi haber kediciği sokaklara bırakan üst kat komşumuzun belliki içlerinde zerre insanlık,sevgi,şevkat yok.
Ne denebilir ki !
Oğlumun şimdilik balıkları var, yemlerini vermekten sorumlu olduğu..birde komşumuzun kapıya bıraktığı kedi pamuk, bahçede devamlı, zavallım.Oğlum onunlada ilgileniyor.Herşey bir hayvanı, böceği, çiçeği sevmekle başlar değil mi?
Aslında içim anılarla, hüzünlü neşeli öykülerle dolu... Kelimelere dökmek zor olsada yazmak iyi geliyor..
Belki de içimde kalan kedi sevgisi ile ilk pasaj ürünlerime kedilerle başla-mış-dım...
Ne olursa olsun üretmekten vazgeçmeyin arkadaşlar...asıl tüketmekten korkun !
Sevgilerle...