5 kasım 2006 : 42 haftalık oldu...Karnım çatlayacak gibi,ama paşamın rahatı yerinde sanırım gelmeyi düşünmüyorlar...Annem geldi..kendisi emekli ebe..ve kızkardeşim,eşimde izine ayrıldı..Fakat oğluşcandan haber yok....Çok halsizim erken yatacağım.
Tuhaf...bacaklarım çekiliyor sanki,belim sızlıyor hafif hafif...
Yok..uyuyamayacağım....sanırım doğum sancısı bu...saat gece yarısınıda geçmiş 02.00..
Salondayım..tv yi açtım...volta atıyorum...herkescikler uykuda...Son dakika haberleri..Ecevit vefat etmiş...
Annemi kaldırsam mı...Gittikçe dayanılmaz oluyor...uzanıcam..elimde defter kalemim sancı aralıklarını yazıyorum...çok düzensiz.
Annemi kaldırıyorum..Muayene ediyor..erkenden hastaneye gitmek istemiyorum...Açılma çok az..ama sancı gitgide şiddetleniyor.
Kardeşimle eşimde kalkıyor...Eşim çok gergin.
Annem çayını demliyor :))
04:00 hastaneye doğru yola çıkıyoruz.Dışarıda harika bir dolunay var....Düğünümüzde ve nişanımızdaki gibi :)) ne güzel tesadüf.
Tekrar muayene,odaya alınma vb...en son saat 09:00 civarlarını hatırlıyorum...
Sancının beni benden aldığını, nedenini anlamadığım bazı şeylerden dolayı epidural yapamayacaklarını,eşimin ''Yeter artık sezaryene alın'' çırpınışlarını...Annemin elimi sıkı sıkı tutuşunu....
Doktorun; 1 saat de bekleyebiliriz öğleden sonrayıda açılma yavaş oluyor..deyişini..
o halde bile BEKLERİM deyişimi...Eşimin isyanını ... Hemen sezaryene alınışımı...hayal meyal ,sancıyla bölünen anlar.
Ameliyathane..buz gibi...Sancı bir taraftan soğuk bir taraftan...Dualar okuyorum.. ve başımda bekleyen anestezi uzmanına''Artık beni bayıltın'' yakarışlarım..
Gözümü açamıyorum...Sesler...Kızkardeşim bebeği seviyor..Konuşamıyorum...ayılamıyorum..Çok ama çok üşüyorum..Titremeye başlıyorum.
''bebeğim'' deyiveriyorum gözlerimi aralayıp...Kardeşim getiriyor ''bak çok tatlı deyip uzaktan gösterip gidiyor tekrar'' Halim olsa söküp alacağım bebeğimi,bağıracağım getir onu bana diye...Eşim sıcak su torbası getiriyor...dalıyorum tekrar.
Kendime geldiğimde hemşireler bebeği emzirmeye çalışıyorlar...
Bu çirkin şey benim mi ?
Uzun süre içeride kalmaktan; şişmiş,soyulmuş, burnu yassılaşmış...Bembeyaz.Mis gibi kokuyor.
A Ş K
6 Kasım 2006
Ben ANNE oldum...:)
.jpg)

veeeee...Bu kısmı Hayal kırıklığı serisinin devamında yazmış olsam çok üzgün olurdum anlatırken..ama o kadar aksiliğe rağmen çok güzel bir doğum günü geçirmemiz nedeni ile...
Sadece anlatıyorum.
Bu cam tabaklardan bi tane boyamıştım.Oğluşun d.günü için kurabiyeli bir takım arzu etmiş idim.. Uzun arayışlar sonucu aynı tabaklardan BOYNER de buldum.Paşabahçenin 'Patisseria' serisi.Ve yine uzuuuuun gerçekten uzun arayışlar sonucu bulabildiğim kurabiyeli peçeteler.
Resimli ve ayrıntılı anlatacaktım ama arkadaşlar...olmadı.Yani tabaklar olmayınca anlatmanında anlamı kalmadı.
Her zamanki gibi peçete tutkalı ile peçeteleri kesip yapıştırdım, minik yaprak stencılı ile renkli yapraklar yaptım, boyadım...ilk kat boyada fark ettim..peçetelerin etrafı yani tutkalın değdiği alan da çatlaklar oluştu.Nedenini anlamadım.2,3,4 kat boyadım..Çatladı...bende çatladım ayrı :))


Stencil yaptığım alanlarda boyalarda dağılmalar oldu vs.Aksiliklere söylenirken,
Eşim ''bunların içine zaten pasta koymayacak mısın ne gerek var ?'' dedi.
Haklısın dedim... Doğum günü akşamı servisde kullandım...gerçekten farkedilmedi yani :)
Tabi amaç insanlar fark etsin diye bişeyler yapmak değil,biraz ego tatmini.Yapmak mutlu olmak kullanmak vb.
Son durum; İçime sinmediği için tabakları ilk hallerine geri döndereceğim.(verniklememiştim zaten).
Aşağıda da doğum günü akşamı ikramlarımızdan bir demet...
Resimlerde sadece su böreği yok :)) İsteyen arkadaşlar olusa dönüşde tarifleri uzuuun uzun paylaşabilirim.
Çooook yorgunum...4 yıl önce bugün olduğu gibi...tatlı bir yorgunluk tabi.
Ve en güzeli; Evliliğimizin ilk yılında tatile gidebilmiştik eşimle...6 sene sonra fırsatımız oldu tekrar...Allah izin verirse Kaplıcanın yolunu tutuyoruz yarın...
Ben şöyyyyyleee uzuun uzun fokurdayıp geleceğim arkadaşlar:))
Görüşmek üzere.